ROPORTAJLAR
  Baba Sayfa | Hayat Hikayeleri | Resimler | Contact Page | Haberler | Roportajlar | Siteler | Defter | Grubun Tarihi | Custom Page  

Yazilar
Bu roportajlarin hepsi hurriyettendir.

Diyarbakır'dan Athena gecti

Yavuz HARANİ


Aslında bir kac yil oncesine kadar Athena (savas tanricası) Diyarbakir'dan
hiç eksik olmazdı. Diyarbakir bu kez Athena'yi güle oynaya agirladi. Cunku
soz konusu olan Turkiye'yi ska muzigiyle tanistiran Athena grubuydu. Konser
salonu sarkilari cok iyi bilmese de eglenmek isteyen gencler tarafindan dolduruldu.
Herkes gonlunce ve kendince eglendi. Kimi halay cekti, kimi dansetti. kimi el cirpti.


Guzide ska gurubumuz Athena gecen pazartesi Diyarbakir'da bir konser verdi.
Konser ‘‘Kar Tatilin Fanta'dan’’ kampanyasinin tanıtım etkinlikleri kapsamında gerçekleşti.
Konser mekani Dicle Üniversitesi'nin spor salonu. Ortaokullulardan üniversite son sinifa kadar
uzanan genis bir yas gurubundan yaklasık bin kisi salonu dolduruyor. İlk tanısmanın
cekingenliginden olsa gerek, kalabalik tribunde yogunlasip, saha icini yarı yarıya boş
birakmayi tercih ediyor. Bu arada tanıstıgımız uc kucuk adamla Metallica ve Iron Maiden
muhabbeti yapiyoruz. Bizim kusagi etkileyen gruplarin gencler arasinda hala dinleniyor
olmasi gelecege iliskin umutlarimizi arttirdi. (Nasıl 68'li soylemi ama?)
Konserden önce isinma hareketleri icin bir dans partisi duzenlendi. Yabancı dans
şarkılarının arasına serpiştirilen İzel ve Serdar Ortaç şarkıları büyük tezahüratla
karşılandı. Ancak Haluk Levent ikisini de geçti. Bir kaç şarkısı hep bir ağızdan söylendi
ve Haluk Levent'in bizzat uydurduğu Anadolu rock işareti yapılarak serçe parmaklar havaya
kaldırıldı. Bu sırada salonun iki ucunda yaşanan birbirine zıt iki dans aktivitesi hoş bir
senteze yol açtı. Sahnede siyah parlak pantalonlu, turuncu tişörtlü güzel kızlar ve yakışıklı
erkekler süper figürlerle dansederken, arkalarda kalabalık bir grup halay çekti.


USLU SEYİRCİ


Bir ara saha içindeki atmosferi anlayabilmek için seyircinin arasına daldım. Benden
şüphelenmesinler diye ska figürleriyle dansa başladım. (Meslek uğruna yapmadığımız maymunluk,
girmediğimiz kılık kalmadı yav!). ‘‘Tarlaya ektim soğan’’la birlikte pogoya geçtim ve ön
sıralara doğru hareketlendim. Benim için konserin en şaşırtıcı anı da bu oldu. Başka yerde
olsa millet omuz koyar, ittirir hiç yol vermez. Burdakilere ben çarpıyorum, adam şaşkın bir
suratla özür dileyerek kenara çekiliyor. Diyarbakır pogodan bihaber ama etrafta her türlü dans
figürü var. Ska, disco dance, göbek atma el, çırpma... Herkes rahat ettiği gibi eğleniyor
anlayacağınız.
Athena konserin sonunda teşekkür edip sahneden ayrıldığında ikinci büyük şokla karşılaştım.
Kanaatkar seyirci uslu uslu çıkışa doğru yöneldi hemen.


Athena’dan depremzedeler için konser

OPET sponsorluğunda ve Galleria'nın işbirliğiyle, 25 Eylül 1999 Cumartesi
günü depremzedeler için Athena Grubu'nun katılacağı ‘‘Yarın Bugünden Güzel Olacak’’
başlıklı bir konser düzenleniyor.


Depremin yaşattığı psikolojiden çocukları ve gençleri uzaklaştırmak amacıyla
düzenlenen Athena konseri, Galleria Ataköy'deki buz pistinde 25 Eylül 1999 Cumartesi
günü gerçekleşecek. 17.00'de başlayacak konser ücretsiz olacak ve Avcılar Bölgesi'nden
konsere ücretsiz ulaşım sağlanacak. Konsere gelenlerden dileyenler kriz masasına bağışta
da bulunabilecek.

Gençlerin en sevdiği gruplardan biri olan Athena, iki yıl önce kendi adlarını
taşıyan albümleriyle hızlı bir çıkış yapmıştı. Grup, punk'ın bir alt türü olan ve
reggea ritimleriyle bezenmiş ‘‘ska’’ tarzını Türkiyeli dinleyicilere sevdirmeyi başarmıştı.
Albümün bu kadar büyük bir başarı kazanmasında Athena'nın ‘‘ska’’ türünü Türk ezgilerine
uyarlamasının da etkisi oldu. Öyle ki grubun ‘‘Tarlaya Ektim Soğan’’, ‘‘Kaç Para Kaç Ola’’
ve ‘‘Senden, Benden, Bizden’’ isimli hitleri uzun süre dillerden düşmedi. Geçen yazı
neredeyse tüm Türkiye'yi dolaşıp konser vererek geçiren grubun konser performanslarının çok
başarılı biliniyor. Üstelik hem kendileri eğleniyor, hem de dinleyecilerini eğlendiriyorlar.
Depremin üzüntüsünü biraz olsun hafifletmek isteleyenler için çok uygun bir konser.


Kaç kere kaç ola?

Yeşim ÇOBANKENT






Athena grubunun ilk albümüyle aynı adı taşıyan ‘‘Skalonga’’ şarkısının nakaratıydı ‘‘Kaç kere kaç ola?’’. Geçen yaz hep bir ağızdan bu şarkıyı söyleyip dans etmiştik. ‘‘Skalonga’’nın yanısıra diğer şarkıları da dillerde marş olan Athena son zamanlarda çıkan gruplar arasında en çok sükse yapanlardan biri. Grubu bugün saat 21.00'da Rumeli Hisarı'nda dinleyebilirsiniz.


Kırmızı saçlı sempatik solistleri Gökhan ve kendisine pek benzemeyen ikizi Hakan Özoğuz, Turgay Gülaydın ve Ozan Karaçuha'dan oluşan Athena topluluğu 1998 tarihli ilk albümleri ‘‘Skalonga’’ ile müzik dünyasına hızlı bir giriş yapmıştı. Athena'nın özellikle Nihavend Longa'yı yorumladıkları ‘‘Skalonga’’ şarkısı eşliğinde yaptıkları dans da kendi adlarıyla anılır ve gençler tarafından taklit edilir olmuştu. Grup, ska ve punk ritimlerini yerli ezgilerle buluşturarak enerjik ve eğlenceli bir müzik yapmayı başarmıştı. Athena'nın bu albümden çıkardığı hitler; Sacremonto’lu rock grubu Cake'in yeni nesile tanıttığı bir zamanların ünlü parçası ‘‘Perhaps’’ten uyarladıkları ‘‘Senden, Benden, Bizden’’, futbolseverlerin hasta olduğu ‘‘Holigan’’ ve ‘‘Korsanlar Kralı Brazil’’di. Ayrıca ‘‘Tarlaya Ektim Soğan’’ gibi çok bilindik bir türküyü de eğlenceli bir biçimde yorumlamayı becermişlerdi.


Athena uzun yıllar boyunca Taksim ve çevresindeki rock barlarda cover çalıp, şarkı söylemenin yararlarını şimdi şimdi görüyor ve tam anlamıyla bir ‘‘konser grubu’’ olma yolunda hızla ilerliyor. Bunda grubun seyircisiyle ve özellikle gençlerle kurduğu sıcak ilişkinin etkisi büyük, zaten kendilerinin yaş ortalaması da epey küçük. Geçen yaz Uşak'tan Çanakkale'ye, Mersin'den Balıkesir'e dek konser vermediği yer kalamayan Athena, Çeşme'den Kemer'e uzanan sahil şeridinde de dinleyicileri coşturdu.


Rolling Stones ve Athena


Athena ilk albümünü çıkaran her gruba kolay kolay olmayacak bir şansa da kavuştu geçen yıl. Efsanevi Rolling Stones grubunun 106 konserlik ‘‘Bridge to Babylon’’ turnesinin İstanbul ayağında grubun altında sahne aldı. Eylül ayında Ali Sami Yen Stadyumu'nda gerçekleşen konser, konsere katılan herkes gibi Athena için de unutulmaz bir anı oldu.


İlk albümleri ‘‘Skalonga’’yı çıkarırken, kendileri gibi Türkçe rock söyleyen ama daha önce ünlü olmuş Kargo grubundan yoğun destek alan Athena'nın başka gruplarla ilişkisi Kargo ile olduğu kadar iyi değil. Mesela Ayna grubuyla kavgaları geçen yaz müzik ve magazin gündemini bir müddet meşgul etmişti. Athena, konser verdikleri yerlerde Ayna grubunun tuttuğu kişiler tarafından taciz edildiklerini ve afişlerinin söküldüğünü söylemişti. Tabii Ayna bu iddiaları reddetti, buna karşılık Athena grubu üyeleri de konserlere 60 kişilik bir koruma ordusuyla gittiklerini söyledi vs vs.


Bütün bunlar artık geçmişte kaldı. Athena'nın konser afişleri yırtılmıyor ve bir ordu korumayla gezmiyorlar. Eğlenceli, samimi ve klas bir konser seyredip enterasan figürlerle dans etmek istiyorsanız bu akşam Rumeli Hisarı'nda olun deriz.



Ayna bizi sabote ediyor
Demirhan HARARLI





Skalonga adlı ilk albümüyle gençlerin beğenisini kazanan Athena, ‘‘Tuborg Music Club 1998 Yaz Konserleri’’ kapsamında Türkiye'nin çeşitli illerinde verdiği konserlerde Ayna grubunun tacizine uğradığını iddia etti. Geçtiğimiz günlerde Bodrum Kalesi'nde 2500 kişiye seslenen grup, Didim, Çanakkale, Ayvalık ve Bodrum gibi merkezlerde astıkları afişlerin Ayna'nın tuttuğu kişi veya kişiler tarafından söküldüğünü öne sürdü. Konser verecekleri bölgelerde Ayna'nın ücretsiz konserler düzenlediğini de söyleyen Athena, bu rekabetten dolayı 60 kişilik bir koruma görevlisiyle konserlere gittiklerini vurguladı. Athena, şu açıklamayı yaptı:


KAVGADAN YANA DEĞİLİZ


‘‘Biz Tuborg'un düzenlediği konserlere binlerce müzikseverin katılımıyla devam ediyoruz. Grup gittiğimiz her yerde büyük hayran kitlesiyle karşılaşıyoruz. Ama Ayna, bazı siyasi parti sempatizanlarını araya koyarak bizim grubumuzun afişlerini söktürüp gittiğimiz yerlerde ücretsiz konser veriyor. Bizim söyleyecek tek sözümüz, müzik insanları mutlu etmek için yapılır. Kavgadan yana değiliz. Her zaman barış istiyoruz. Müzikte bu tür yanlış düşüncelerin olmaması dileğimiz...’’


Türkiye'nin dört bir yanındaki 20 merkezde gençlerle buluşmayı hedefleyen Athena grubu, Çanakkale, Ayvalık, Çeşme, Kuşadası, Didim ve Bodrum konserlerini gerçekleştirdi, Marmaris, Kemer, Antalya, Side, Alanya ve Mersin-Erdemli gibi birçok il ve ilçede de konser maratonuna devam edecek. Turnenin ikinci bölümünü oluşturan sekiz konser ise eylülde gerçekleştirilecek.


Athena’yla ska’ya davet


Lale BARÇIN







Farklı bir albüm dinlemek ve bu arada neşelenmek istiyorsanız size ‘‘Athena’’ adresini veririm. ‘‘Farkı neresinde?’’ diye soracak olursanız, cevap vermem kolay, çünkü ‘‘Athena’’ isimli grubun albümü türünün ülkemizdeki ilk örneği... Gökhan ve Hakan Özoğuz, Turgay Gülaydın ve Ozan Karaçuha'dan oluşan topluluk ‘‘Skalonga’’ isimli şarkıyla başlayan ‘‘mutluluk serüveni’’ni Cake isimli Sacrementolu topluluğun ünlendirdiği ‘‘Perhaps’’in Türkçesi olan ‘‘Senden Benden Bizden’’ ile sürdürüyorlar ve dünya kupası heyecanını şimdiden yaşamaya başlayan futbol severlerin beğeneceği ‘‘Holigan’’ile dinleyene keyifli dakikalar yaşatıyorlar. ‘‘Athena’’, Kargo grubundan Mehmet'in bestesi ‘‘Şairin Elinde’’yi de ele almış, inanın yorumlarını ilk halinden daha çok beğendim. Sonra sadece rock tutkunlarını değil, hemen herkesi etkileyebilecek bir şarkı da ‘‘Tarlaya Ektim Soğan’’... Çok beğendiğim ‘‘Korsanlar Kralı Bazil’’ isimli şarkıyla noktalanan, Ska ve punk'ın, ‘‘bizden bir şeylerle’’ buluşturulduğu çalışmada samimiyet var, sevgi var, sahicilik ve de dostluk var.


Albümde grup müziğinin önemi açısından vurgulamak istediğim bir nokta daha var: Bu sektörde, belki de ilk kez iki rakip grup işin mutfağında birbirlerine destek olmuşlar. Grup olup ‘‘ öyle kalma’’ zihniyetiyle yola çıkan ve bu ilkeye sıkı sıkı sarılan Kargo'nun, Athena'ya stüdyo aşamasında destek olmalarına doğrusu hiç şaşırmadım. Evet ortada düzgün, nitelikli, altyapısı kuvvetli, lirikleri anlamlı, ‘‘defosuz’’ ve en önemlisi özgün bir çalışma var. Son derece açık yürekli ve klas bu albümü yediden yetmişe herkese öneririm. Athena'ya ise bir an önce‘‘Senden Benden Bizden’’e klip çekemesini...



Ah! Goran... Anlarsın ya...


Bir haftadır sıkılmadan dinlediğim bir albüm var CD player'ımda... George Dalaras ve Goran Bregovic'in hazırladığı albümün adı ‘‘Thessaloniki-Yannena With Two Canvas Shoes’’. İçeriği derseniz, Balkan ve Rum müziğinin mükemel bir karışımı. Son derece sıcak ve sempatik anlatımıyla beni büyüleyen albümü her dinleyişimde keyfimin dozu artıyor. Üç yıl önce tanışan Goran Bregoviç ile George Dalaras, sıcak bir dostluk ortamında kusursuz bir albüm hazırlamışlar. Bregoviç'in besteleri Dalaras'ın yorumu ve düzenlemeleriyle, ortaya farklı iki kültürün ortak hayallerinden oluşan evrensel bir müzik çıkmış. Buna buzikiyle gitarın buluşmasıyla oluşan güçlü ve derin bir dostluk da diyebilirim...


Şu anda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de büyük beğeni toplayan albüm keyifli olmasına keyifli de yine de beni sinirlendiriyor. Bu albümü hazırlandığı dönemde Bregoviç, Sezen Aksu ile de bir müzik flörtü yapmış, bu birlikteliğin ürünü olan ‘‘Düğün ve Cenaze’’ isimli albüm Türk dinleyicisinin huzuruna çıkmıştı... Ve ‘‘Bir besteci için en iyi şey Dalaras'a beste yapmak’’ diye konuşan Bregoviç, o sıralar ‘‘Bir besteci için en iyi şey bestelerinin Sezen Aksu gibi bir yorumcu tarafından seslendirilmesi’’ demişti. İşte sinirlenmemin nedeni bu, çünkü iki çalışmayı kıyaslayınca Dalaras'lı olanı pırıl pırıl, kıpır kıpır yapısıyla pek çok ülkede milyonlarca insanın evine konuk oluyorken Aksu'lusu kendi ülkesinde bile beklenen ilgiyi göremiyor. Edirne'den öteye ‘‘tüm çabalara’’ rağmen bir türlü gidemiyor... Birinde sıfır bestelerde yaratıcılık had safhada, diğerinde ise eski şarkılara yeni yorumlarla yetinilmiş. Biri dünya çapında bir albüm olurken diğeri Türkiye'de çıkmış sıradan albümler zincirinde yer alıyor. İsimse isim, şarkıysa şarkı... O halde yanlış nerede?... Evet Sezen, ben Dalaras'ın albümünü dinledikçe sadece sinirlenmiyorum kıskanıyorum da...


Bilmem anlatabildim mi?



Athena çoşturdu




Sokak Çocukları Rehabilitasyon Derneği yararına düzenlenen konser zinciri ‘‘Athena’’nın konseri ile başladı. Bostancı Gösteri Merkezi'nde verilen ilk konsere gençlerin ilgisi yoğun oldu. Çoğunluğu 18 yaş altı gençlerden oluşan kalabalık, Athena'nın parçalarıyla coştu. Grubun konserinde gençler, kendilerinden geçercesine dans ettiler ve eğlendiler. Kadıköy Belediye'sinin himayesinde gerçekleşen konserler zinciri Bulutsuzluk Özlemi'nin konseriyle devam edecek

  Roportajlar





Önce thrash metal, sonra hardcore, sonra punk ve en son ska... Athena, sekiz yıllık müzik kariyerinde çeşitli türlere eğilimli müzikler yaptı ve her yaptığını ilgiyle takip eden fanatik bir kitleyi de peşinden sürükledi. Vokal/gitarda Gökhan, gitarda Hakan, basta Ozan ve davulda Turgay'dan oluşan grup, thrash metal soundlu ilk kaseti ‘‘One Last Breath’’ sonrası ikinci kez dinleyici kulaklarına ulaşıyor. Yeni albümde ‘‘Tarlaya Ektim Soğan’’ gibi türküler, punk'la buluşuyor. Kendi adlarını taşıyan bu ikinci albümde Athena, radikal bir kararla hem türünü, hem de söylemini değiştirmiş durumda. Athena artık ska/punk yapıyor. Blue Jean Dergisi muhabiri Çağlan Tekil, grup elemanlarıyla (Ozan yoktu) Kalamış'taki evlerinde söyleşti.


Albümün çıkış aşamasını anlatır mısınız?


- Teklif Murat Akat'tan geldi, yaklaşık 6 ay kadar önce. Sonra üç ay kadar hazırlandık. Parçaları biraz değiştirdik. Türkiye'ye uygun hale getirdik. Ska Türkiye için yeni müzik çünkü. Stüdyo çalışması da bir ay sürdü.


Athena'nın sahne performansını bilenler, albümü biraz yumuşak buldular. Yani canlı performansı yakalayamamışsınız gibi...


- Konser ruhu bozulmasın diye kayıtlara canlı girdik. Gitar, bas ve davul aynı anda kaydedildi. Sıkı takipçilerimizin bile farkedemeyeceği küçük değişiklikler var. Böyle bir albümün çıkması için bazı tavizlerin verilmesi gerekiyordu. Bu albüm için yaptığımız ilk demolar pure punk ve ska'ydı. Türkiye'de ilk kez bu tarz bir albüm çıkacaktı ve yaptıklarımız böyle bir albüm için çok sertti. Daha kolay dinlenebilir oldu albüm, biraz daha popumsu... Çünkü biz kendi küçük kitlemize sınırlı kalmak istemiyoruz. Biz mümkün olduğu kadar çok insana ulaşmalıyız. Türkiye'de her tür müziği dinleyen insanlara bu müziği sevdirmek gibi bir amacımız olduğu için vokali yumuşatmak zorunda kaldık. Verdiğimiz tek taviz bu oldu. Müziğimizden hiç ödün vermedik. Belli bir kitleye ulaştığın zaman ikinci albümünde istediğin tarzı yap, adam en azından Athena ismini duymuş olacağı için albümü merak edip alacak. Tek istediğimiz kulak tıkanmasın.


Kargo'yla çalışma fikri nasıl oluştu?


- Albümün prodüktörlüğünü Kargo'nun gitaristi Selim yaptı. Murat'ın askerlik arkadaşı. Selim bizi Marmaris'te çalarken dinlemişti. Murat da ona demomuzu dinletmiş, o da bizimle çalışmak istediğini söylemiş. Bu sayede ortak çalışma fikri oluştu. Kaydın büyük bir bölümünü ve miksajı Selim yaptı. Parçaları çaldık, çaldık, arada da dalga için takılıyoruz. Kargo'dakilere ‘‘bakın sizin parçayı ne yaptık!’’ diye ‘‘Şairin Elinde’’yi çaldık. Adamların hoşuna gitti. Kargo'dan Mehmet ve Selim'le birlikte, Turgay'la ben (Hakan) girdik işe. Sonra Gökhan geldi, vokalleri yaptı.


Yaklaşık dört yıldır ska çalıyorsunuz. ‘‘Skalonga’’ ve ‘‘Bazil’’in etkilendiği temaları saymazsak, 11 parçalık albümde dört tane cover parça var. Çok değil mi?


- Albümde dört cover yok ki! Bir ‘‘Quizas/Perhaps’’in bir de ‘‘Şairin Elinde’’nin yorumları var. Ötekilerde sadece parçaların beğendiğimiz yerlerini kullandık. Mesela ‘‘Yaylanın Çimeni’’nin orijinali ile bir alakası yok. Tamamen kendi yorumumuzu kattık. Diğerleri de öyle. Punk komplike bir müzik değil, kafana göre çalarsın. Bunlar da hoşumuza gitti, koyduk. Mesela ‘‘Tarlaya Ektim Soğan’’ gibi bir parça hemen dikkat çekiyor. Dikkat çekmek zorundasın. Ama bütün albüm ‘‘Hep Aynı’’ parçası gibi olsa, adam ne sound'u tanıyor, ne de söz şeklini biliyor. Adama çok yabancı olduğu için türkülerle, içinde ufak ufak göndermelerle şarkıları yaptık. Bizim bir sürü parçamız vardı, kayıt aşamasında eledik. Türkülerin punk'a yorumlanması hoşumuza gitti. Bunu da zaten ilk biz yaptık, ama albümleştirmek zaman aldı.


Bu albümden hep ‘‘ilk albüm’’ diye bahsediyorsunuz. Oysa sizin ilk albümünüz ‘‘One Last Breath’’. O zamanları ve albümü sahiplenmek istemiyor musunuz?


- Yooo, alakası yok! O İngilizce bir albümdü. Bu ise ilk Türkçe albümümüz. İlk kez bu albümde profesyonel anlamda bir albüm çalışmasına girdiğimiz için ağzımız alışmış. Heavy metal yaptığımız ve dinlediğimiz günleri kesinlikle inkar etmiyoruz.


Eski tayfa yeni halinize bozulabilir...


- Türkiye'de bu tip olaylar hep oluyor. Biz insanların metalci, rockçı, arabeskçi diye ayrılmasına karşıyız. Biz sevdiğimiz müziği yapıyor ve dinliyoruz. Çeşitli müzikler dinleyerek onlardan etkileniyoruz. Mesela elektronik müzik benim (Gökhan) çok ilgimi çekiyor. Konserlerimizin maksimum 45 dakika sürmesini planlıyoruz ve belki bu süreden sonra pikaplarla elektronik bişeyler bile çalabilirim. İlk albüm zamanı Pentagram, Metallium gibi gruplardan etkilendik. Hep ‘‘daha iyi nasıl çalabiliriz’’ diye kafa patlattık. O günlerde hissettiklerimiz oydu. Ama artık ben gitar bile çalmıyorum. Biz punk yapmaya o kaset çıkmadan önce başladık. Ama yine de o kaseti çıkardık. ‘‘Bazil’’i yaparken yeni türümüzün sinyallerini vermiştik zaten. Eski kitlenin ne diyeceği bizi hiç ilgilendirmiyor. Biz açık fikirli insanlarız ve sevdiğimiz müziği çalıyoruz. Bir sonraki albümümüzün bile çizgisini şu an kesin olarak söyleyemeyiz, çünkü değişebilir. Bence ilk kaset ile bu kaset arasında büyük fark olması çok iyi. Bu bizim gelişimimizi gösteriyor.


Klip için neden ‘‘Skalonga’’?...


- ‘‘Skalonga’’ya çektik, çünkü hangi parçaya çekeceğimizi hiç önemsemiyorduk. Albümdeki tüm parçaların hit olduğuna inanıyoruz.


Bir de ‘‘Holigan’’ın hikayesini dinleyelim...


- Bu parça, yaptığımız ilk Türkçe parçalardan. Futbolu çok seviyoruz, hepimiz koyu Fenerbahçeliyiz. İki hafta önce Vanspor maçında FB stadında devre arasında ‘‘Holigan’’ı çaldılar, acayip sevindik. Eğer Fener şampiyon olursa, bu parçanın bir de Fenerbahçe versiyonu var, onu da çalacağız.


Şampiyonluğa kalırsa herhalde çalamayacaksınız (Röportajı yapan kişi Galatasaray taraftarıdır). Neyse, albümde bazı tavizlerin verilmiş olması, konser performansını nasıl etkileyecek?


- Hiçbir değişiklik olmayacak. Bangır Bangır çalacağız. İnsanlar eğlensin, eşlik etsin ve kaynaşsın istiyoruz.



Fenerbahçe marşı hazır


"12 Dev Adam" müziğini yapan Athena, Barcelona maçı için Fenerbahçe’ye marş yetiştiriyor. Athena "Galatasaray’a da seve seve beste yaparız" diyor



12 DEV ADAMA, Athena’dan bir şarkı geldi. Uuh, ahhların çekildiği bu özel Athena sound’u yine zıplatıyor, hoplatıyor, bir yandan da milli duygularımızı ayağa kaldırıyor, bu arada basketbol milli takımımız şahlanıyor. 4 adet genç adamdan kurulu Athena, şimdilerde Fenerbahçe için bir marş yapmaya hazırlanıyor. Müzikleri gereği böyle siparişlere açık olduğunu söylüyorlar. "Halter için bile beste yapmaya hazırız. Galatasaray da istesin onlara da seve seve beste veririz" diyorlar. Kendileri küçük müzikleri büyük 4 adam bakın başka neler anlatıyor:

Bu şarkıdan kaç para kazandınız?
• Gökhan: Beste yaptığımızda ve sattığımızda kaç para alıyorsak o kadar.
• Turgay: Bir de herkes yanlış anladı. Hiç para almadık sandı. Sabah gazetesinde yanlış yazdılar. Oysa Garanti Bankası’ndan biz bestemiz için para aldık. Çok büyük bir para değil.
• Hakan: Ama maçlara takıma destek vermek için katılma kararı aldık. Bu destek için özel bir para almadık. Maçlara gelin diye davet ettiler. Biz de mutluluk duyduk. Bizim için gurur verici bir şey.

Başa dönelim, bu şarkının hikayesi nedir?
• Gökhan: Serdar Erener’in ajansından bizi aradılar. Ve 12 dev adam isimli bir konsept hazırladıklarını, bizden de reklam filmi için şarkı istediklerini söylediler.

Yani 12 dev adam lafı size ait değil, Serdar Erener’in, öyle mi?
• Gökhan: Evet. Bizden istenen şampiyonanın reklam filmi için bir şarkı yapmak, içinde 12 dev adam lafını da geçirmekti.
• Hakan: Bizden istenen bizim müziğimizde zaten var. Sound’umuz ortada. Sipariş alarak müzik yapsak da kendi müziğimizi yapıyoruz.

Şarkılarınız slogan oluyor, tezahürat oluyor. "Nerede kaldı işin müzisyen tarafı?" diye endişelendiğiniz olmuyor mu?
• Ozan: Böyle kaygılarımız yok. Bizim normal parçalarımız da marş gibi zaten.

Bu handikap değil midir bu bir müzisyen için?
• Ozan: Biz hiçbir zaman jingle adamı olmadık. O karakterde adamlar değiliz.
• Hakan: Biz müziğimizi yapıyoruz. Şarkı slogan olmuş, yayılmış tezahürata dönüşmüş, o işin bir başka gelişen yüzü.
• Gökhan: Yaşadığın yerin majoritesine kendini bozmadan hitap edebiliyorsan, başarı orada başlıyor.

Sizi herkes futbol hastası olarak biliyor. Basketbolla ilişkiniz eskiden ne durumdaydı? Şimdi nasıl?
• Gökhan: "Athena futbol grubuydu. Ne oldu şimdi? Trend mi kovalıyor?" diye bir şey yok. Bizden istendiği için böyle bir şey yaptık. Bu olaya kadar ara sıra evde NBA maçları izlerdik.
• Hakan: Basket üstadı aramızda Turgay’dır. Benim zamanında basket oynamışlığım da var. Becerememişliğim de var.
• Turgay: Efes Pilsen’in şampiyon olduğu senenin gazete kupürü hâlâ durur bende. Basketbol, futbol önemli değil. Haltere bile müzik yapılır sonuçta.

12 Dev Adam’la birlikteyken kendinizi cüce gibi hissettiniz mi?
• Hakan: 4 cüce adam gibi mi?
• Gökhan: Hiç hissetmedik. Bizim hiç kısa-uzun boylu gibi bir kompleksimiz yok. O adamlar öyle yani.
• Turgay: Ama Hidayet bana bir vurdu mu oturtur diye espri yaptık. Hidayet koltuğa bir oturuyor. Tam oturuyor mesela.
• Gökhan: Ben sarılmaya çalıştım işte maçtan sonra. Kafam beline yakın bir yerlerde kalakaldı. Çok komikti.
• Ozan: Bu yüzden sevindikleri zaman çok sarmaş dolaş olamadık!

Fenerbahçe özel marşı yazıyormuşsunuz şimdi?
• Hakan: Aziz Yıldırım’la özel toplantı yapıldı, buna karar verildi. Barcelona maçına yetişecek.
• Bir marş da Galatasaray istese yapar mısınız?
• Ozan: Tabii ki yaparız.
• Gökhan: Bizim kalıplarımız yok. Sadece tuttuğumuz takımı çekinmeden söyleriz. Şu anda Galatasaray gelse, bir GS bestesi verin dese, seve seve veririz.
• Hakan: Biz Fenerli Fenerli, Galatasaraylılarla gayet iyi anlaşırız.

Şampiyona boyunca gördüğünüz kadarıyla Ankara izleyicisi mi, İstanbul mu?
• Athena (Hep bir ağızdan): Ankara.
• Hakan: Ankara seyircisi daha bilinçli, daha coşkulu.
• Gökhan: İstanbul futbol, Ankara basketbol şehri.
• Turgay: İstanbul seyircisi gibi Ankara seyircisi kaskas değil.

Hep "basketle ilgilenenler kaliteli çocuklardır, futbolla ilgilenenler kırodur" denir. Sizce bu söylentinin ne kadarı gerçek?
• Gökhan: Kıro değil. Basketbol salon ekolü, tamamen Amerika’dan gelen bir olay. Futbol daha rough (sert), daha sokağı andıran, kitleye hitap eden bir olay.
• Hakan: Futbol her yerde. Basket böyle değil, bir Kamerun bir bilmem ne adalarında yok. Futbol, her kesimi içine çok kolay dahil ediyor.
• Ozan: Bunun kalitelilikle, kırolukla alakası yok.

Bu parçadan sonra astronomik rakamlı teklifler geldi mi? Kaset satışlarınızda artış gerçekleşti mi?
• Hakan: Bu olay bir kapı daha açtı.
• Gökhan: Kaset satışlarında ciddi bir artış oldu.

Peki milli takımın başarısıyla nasıl bir ortaklık kuruyorsunuz?
• Ozan: Fransa’daki Avrupa Kupası gibi oldu bu olay. O dönem Fransa’da kupayı istemeyen bir kişi dahi yoktu. Herkes o kupayı istedi ve aldılar. Olay bu. Reklam filminin de müziğinin de bu isteği uyandırmada çok büyük rolü var. Herkes "Aa basketbol diye bir şey var" oldu. Eskiden de basketbol böyle bir şeymiş. Bu ilgi hemen kazanıldı.
• Hakan: Dev adamlar diyor ki "Siz bizim uğurumuz oldunuz." Onlarla her maçta beraber olduğumuz için ve her şey iyi gittiği için böyle söylüyorlar. Ama önemli olan ülkenin bilincini, duygularını buraya kanalize etme köprüsünü kurmamız. Olimpiyatlara aday olduk mesela ama böyle bir bilinci uyandıramadık. Keşke uyandırabilseydik. Şimdi 7’den 70’e herkes 12 dev adamı destekliyor. Niye? Çünkü bu bizim besteyle ve reklam kampanyasıyla profesyonelce bu bilinç uyandırıldı.

12 dev adamdan favoriniz kim?
• Athena (hep bir ağızdan): Hepsini çok seviyoruz.
• Gökhan: Benim favorim Mehmet Okur. Çok saydam ve içeriği çok iyi bir adam.
• Hakan: Benim de. Mirsad mesela çok hırslı. Hidayet de öyle, çok iyi ateşliyor.
• Ozan: Asım soğukkanlı.
• Turgay: Harun çok efendi.


"Her şeyden önce müzik, sonra maç. En son kızlar"
Athena elemanları aşk acısı nedir bilmiyor!
Romantik olmadığınıza dair söylentiler var. Doğru mu?
• Athena (Hep bir ağızdan): Değiliz. Biz romantik değiliz.
• Hakan: Aşk acısı nedir bilmeyiz.
• Gökhan: Cinsiyet ayrımı gözetmez, dostluğa önem veririz. Arkadaşlık önemli olan tek şey.

Kızlar...
• Gökhan: Hepsini çok seviyoruz.
• Hakan: Takdir ediyorum.
• Turgay: Hakan’a katılıyorum.
• Ozan: Hepsine sevgi ve saygılar.

Öncelik sırasına göre tercih yapın. Kızlar, futbol, müzik.
• Athena: Müzik, müzik, müzik, maç ve kızlar....

Sizin milliyetçi olup olmadığınız sık sık gündeme geliyor. Öyle misiniz?
• Turgay: Ben Türkiye’yi çok seviyorum. Burada yaşıyorum. Fakat dönüp baktığım zaman insanım. Sadece ve önce insanım.
• Hakan: Hümanist bir yapıya sahibim. Her şeyden önce insanlık.
• Ozan: Milliyetçi olduğumuz durumlar var. Ama bakışımız çok dünyevi bir bakış. Milletimizi yeri geldiğinde savunuruz.
• Hakan: Tabii ki ülkemize bağlıyız ama körü körüne bunu yapmayız.
• Gökhan: Milliyetçiliği dünya vatandaşlığı olarak kabul edip uygulamak gerekir. Dünyalı olmak daha büyük ve daha zor bir şey.

TURGAY
1973 Malatya doğumlu. Müziğe küçük bir çocukken bidonu ters çevirip çalarak ve kardeşini oynatarak başlamış. 7 yaşında Malatya’dan İstanbul’a taşınmış. 18 yaşında evi terk etmiş. 25 yaşında geri dönmüş. İlk çaldıkları yer olan Marmaris’i hâlâ unutamıyor. Açıköğretim Fakültesi’ne devam ediyor. O da Energie’den giyiniyor.

GÖKHAN
1976 İstanbul doğumlu. DJ kod adı G Point. Türkiye’de istediği eğitimi alabileceği okul olmadığı için Açıköğretim’de vakit öldürüyor! Ses teknisyenliği okumak için bir ara yurtdışına gidip gelecek. Hep müzisyen olmak istemiş. Mandolinini kırıp gitar almasıyla müzisyen olmuş. Çok yaramaz bir çocukmuş. Kızlarla hiç evcilik oynamaz, aile gezintilerine hiç çıkmazmış. Çocukluğu boyunca çete kurup kavga etmiş. Şimdilerde, DJ’lik yapıyor, Athena’nın solisti, bekar. Levi’s ve Diesel’den süsleniyor. Fenerbahçe’yi çok seviyor.

HAKAN
1976 İstanbul doğumlu. Babası eczacı. Solist Gökhan’ın ikizi. İ.Ü. Devlet Konservatuarı Klasik Gitar Bölümü öğrencisi. Bekar, sporcu, sakin ve güvenilir biri. Örümcek Adam’ı çok seviyor. O da Energie’den giyiniyor.

OZAN
1974 İstanbul doğumlu. Küçükken en çok MFÖ’yü ve Sezen Aksu’yu dinlemiş. Rock müzikle tanışır tanışmaz içinde müzik yapma isteği doğmuş. O gün bugündür müzik yapıyor. Hem de "bas bas". Energie’den giyiniyor.


  Edit a custom page for your Web site: This is the ideal place to design your own custom page, filled with whatever you can imagine from products, pictures, fan clubs, links or just more information.

  Edit a custom page for your Web site: This is the ideal place to design your own custom page, filled with whatever you can imagine from products, pictures, fan clubs, links or just more information.